"Kimse yaşattığını yaşamadan ölmez" şeklinde yaygınlaşan ifade, Kur'an-ı Kerim'de birebir bu şekilde geçmemektedir. Ancak İslam ahlakının ve adalet anlayışının temel prensiplerinden birini özetleyen bir düsturdur. Bu ifade, genellikle şu ayetlerin tefsirinden çıkarılmaktadır:
Zümer Suresi, 21. Ayet: "Allah'ın gökten su indirip onu yerdeki kaynaklara yerleştirdiğini görmedin mi? Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler çıkarıyor. Sonra o ekin kurur, sen de onu sararmış görürsün. Sonra da onu kuru bir çöp haline getirir. Şüphesiz bunda aklı olanlar için bir öğüt vardır." (Bu ayet doğrudan "yaşattığını yaşamak" ile ilgili olmasa da, eylemlerin karşılığının döneceği ilkesini vurgular.)
Nahl Suresi, 111. Ayet: "O gün her nefis, kendi nefsi için mücadele ederek gelir. Herkese yaptığının karşılığı tastamam ödenir. Onlara haksızlık edilmez." (https://www.nedemek.page/kavramlar/nefis)
Bu ve benzeri ayetler, yapılan her iyiliğin ve kötülüğün mutlaka bir karşılığı olacağını, bu dünyada veya ahirette muhakkak görüleceğini belirtir. Bu nedenle, "kimse yaşattığını yaşamadan ölmez" ifadesi, hem bir uyarı hem de bir teselli niteliği taşır.
İfade Neyi Anlatır?
Önemli Not: Bu ifade, kadercilik anlayışıyla karıştırılmamalıdır. İnsan, eylemlerinde özgürdür ve seçimlerinin sorumluluğunu taşır. Ancak Allah'ın adaleti, er ya da geç tecelli edecektir. (https://www.nedemek.page/kavramlar/kader)
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page